14 Ekim 2019 Pazartesi

Doğu Karadeniz turu 3.gün Derebaşı Virajları başlangıç-Şekersu Büyükyayla




Gece beton zeminde olmam sebebiyle zaman zaman üşüyerek uyandım.Matın ucundan beton zemine değen elimi hemen geri çekiyorum çünkü sanki buza dokunuyormuşum gibi soğuk.Yumurta mat denilen mat tan kullanıyorum .Anladım ki yüksek rakımda ve bu mevsimde çok kullanışlı değil.Askeri matı çok yer kapladığı gerekçesiyle getirmemiştim.
Peynir,bal,fındık kreması domates ve çay eşliğinde kahvaltımı yapıyorum.En çok merak ettiğim kalktığımda havanın nasıl olacağıydı.Pırıl pırıl bir hava gözlerimi daha çabuk açıyor ,dün göremediğim geçit artık çok net karşımda duruyordu



 Hazırlanıp yola çıkıyorum, daha ilk virajı geçmeden sis tekrar yakama yapışıyor.Sanki oyun oynuyor gibiyiz.Ne zamandır bisiklet ile bu geçidi tırmanıp yukarıdan doyasıya aşağıya bakmanın hayali ile kavruluyorum,sis etrafımı sardıkça acaba hep böyle mi olacak diye tedirgin bir şekilde yavaş yavaş tırmanmaya devam ediyorum



 Yükseldikçe sisin hareketlerini daha net görmeye başladım,aşağıda dün gece konakladığım bina ,solda çamın arkasında Enes'in Hanı , birazdan daha net görebileceğim sanırım



 Sis ,Güneş'i görünce sanki kaçar gibi kayboluyor artık her şey çok net.Yükseldikçe dün geldiğim yolları çok daha net görebiliyorum.Eğim çok güzel , zorlanmadan virajları öğütüyorum ara ara durup manzarayı seyrediyorum,Karaçam'a kadar görüş açık






 ilginç bir görüntü iki kayanın arasına sıkışmış olan başka küçük bir kaya havada asılı gibi duruyor


 Virajların sonu sayılan Demirkapı diye adlandırılan yere gelene kadar kadar sis bir daha kapatmıyor manzaramı , bu durum keyfimi üçe, beşe, ona katlıyor



 Bütün bitkilerin üzeri çiğ taneleri ile bezenmiş


 artık son metrelerdeyim ,bir kaya üzerine tırmanıp daha güzel açılar yakama peşindeyim


 neden Dünya'nın en tehlikeli yolu sayıldığını ,bu açıdan daha da belirgin şekilde görüp manzaranın detaylarını görsel hafızama kaydediyorum.Virajların başlangıcı 1730 rakım, 5 km yol katedip 13 viraj dönüp bittiğinde 2050 metrelere çıkıyorsunuz.


 çıktığım yolları seyretmek çok keyifli



  (kendimce) zafer pozum

 bu da ödülüm ,manzarayı seyrederken aldığım lezzet tarif edilmezdi :) o yüzden tarif edemiyorum


 Demirkapı yı geçtikten sonra sanki başka bir dünyaya dalıyorsunuz,buradan Soğanlı Geçidi ne kadar olan yol çok keyifliydi. Sis yine takılıyor peşime.Olsun ben göreceklerimi görmüştüm,zaten saat 12 civarındaydı artık manzarayı kapatma vakti gelmişti



 tırmanmaya devam edeceğim Soğanlı Geçidi 2330 m rakımda .Sislerin arasında hayal meyal görünen ineklerin boynunda asılan çanların çıkardığı sesler haricinde başka ses yok




 Sonunda Soğanlı Geçidi ne ulaşıyorum yeni sıcak asfalt (200 metre kadar) atılmış ,tabelalar yenilenmiş( üzerime alınmıyorum)Burada rüzgar daha üşütücü üzerime montumu giyiyorum.Motorla tura çıkmış bir gezgin ile karşılaşıyorum ,ayaküstü biraz laflıyoruz




 Hizmet dışı olan binayı geçip sola doğru Bayburt yoluna sapacağım , 100 m sonra tekrar sola Şekersu Yaylası na sapacağım


 Artık Şekersu yolundayım ,yol tekrar toprak yola dönüşüyor



 Şekersu yaylası na geliyorum ,akşam için ekmeğim bitti bakkal arıyorum .Sis iyice bastırdı yayla ne tarafta tam olarak göremiyorum,telefondan bakıyorum ve evlerin kalabalık olduğu yöne doğru ilerliyorum ,bakkal oralardadır diye tahmin ediyorum


 sislerin içindeki bir kadına bakkalı soruyorum
bakkalın burada değil 2 km ilerideki Büyükyayla da olduğunu söylüyor geri dönüp indiğim hafif rampayı tekrar çıkıyorum.Yol kenarında yol düzenlemesi için çalışan işçilere Büyükyayla yolunu soruyorum.


 Enerjim bitmek üzere, yarım muz takviyesi yapıyorum.Yol bitmek bilmiyor





 sonunda Büyükyayla ya ulaşıyorum hafiften yağmur başlıyor,ilk kez yağmurla yüzleşiyorum.Öğle vakti çıkmak üzere hemen abdest alıp yandaki camiye giriyorum.Camiden çıktığımda bankta oturan kişinin cami ile ilgilenen kişi olduğunu öğreniyorum.Yaylalardaki camilerde görevli imam yok ,yayla sakinlerinden yeterli olan bir kişi namazları kıldırıyor.


 Bakkalı buluyorum,şu anda bakkalı genç bir kız işletiyor ,babasına yardım ediyormuş.Bakkal ne ararsan var şeklinde değil de ,bulduğunu yersin şeklinde.
Ton balığı ve makarna dahi yoktu.Çikolata, gofret ,büsküvi ve ekmek alıp çıkıyorum.


 Bisikleti bıraktığım bankın kenarında yemek hazırlıklarına başlıyorum ki ; cami ile ilgilenen kişi geliyor


 Ne yapıyorsun sen burda diyor
yemek yapacağım diyorum
eyvah diyorum şimdi burda olmaz başka yerde yap diyecek
olmaz ,burda olmaz sen gel benimle, bak burada imam evi var ,imamın başka bir yere tayini çıktı şu anda imam evi boş sen orada konakla diyor.



 Beni, açtığı büyük demir kapıdan evin içine götürüyor .Bisiklet için koyacak yer de var .Mutfakta kap- kacak ,çamaşır makinası ,aygaz ,yemek tencere tavaları hepsi var.Ufak bir sunumdan sonra beni evde bırakıp gidiyor. Yorgunluğumun üzerine bu imkanlar çok iyi geliyor ,yağmur altında çadır kurma telaşından ,gece üşüme ihtimalinden kurtuluyorum.Yatağı görünce kendimden geçiyorum.Üşürsen sobayı yak demesine rağmen sobaya ilişmiyorum ,evin içi hafif serin ama üşünecek kadar soğuk değil.Gördüğünüz menü ile akşam yemeğini halledip yatağın üzerine uzanıp telefonda çektiğim fotoğraflara bakıyorum.Göz kapaklarım ağırlaşıyor fazla direnemiyorum.


 gidilen yol 23 km, yükseklik en fazla 2450 m




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ziyaretçi olarak Anonim seçeneği ile yorum yapabilirsiniz.

8.gün Zilkale -BadaraYaylası-Gito Yaylası

Dün akşam, yandaki tesisteki çalışanlar da evlerine döndükten sonra ortalık iyice sessizleşti sadece aşağıda akan Fırtına Deresi 'be...